Kader Hiç Eşit Değil..

10 yaşında bir çocuk düşünün ufacık bedeniyle bütün hayatın zorluğunu üstlenmiş, herşeyi yaşamış mutsuzluğu, hor görülmeyi, ezilmeyi ve en önemlisi ölüm yaşamış bir çocuk ölümün ne demek olduğunu en derinlerinde yaşamış bir çocuk düşünün.. En büyük acı evlat ve kardeş acısı derler ve bu acının üstüne başka acı tanımaz o bedenler bir kere yaşadığında o acıyı birdaha hiç bir acı yıkamaz seni. Bir çocuk düşünün 10 yaşında bu acıyı tatmış 10 yaşında bu acıyla yaşarken ölmüş bir çocuk hala çocuk diyorlar ona oysa o artık bir çocuk değil çocuk dediğin,çocuk dediğimiz acı nedir bilmez, çocuk dediğimiz çocukların yüreği hergün kanarken o dimdik ayakta durmaya çalışmaz..Çocuk dediğin acıyı sadece düştüğünde dizindeki, elindeki o acıyı asıl o acıyı acı zanneder.. Çocuk dediğin yaşarken ölmez.Çocuk dediğin ağladığında anne der, çocuk dediğin resimlere baka baka hıçkıra hıçkıra ağlamaz.. Şimdi tekrar düşünün 10 yaşındaki o çocuk diye belirttiğiniz hala çocuk olabilir mi?. Hala çocuk kalabilir mi?. Büyüyoruz diyoruz ya bazıları o doğanın kanunları dediğiniz tam anlamıyla çocukluğunu yaşayıpta büyümüyor bazı çocuklar çocukluğunun en güzel çağlarında büyüyor, büyümek zorunda kalıyor bu da kaderin bir darbesi olarak belirtmek gerekiyor.. Bu hayatta herkes eşit diyorlar hala söylesenize eşitlik bunun neresinde biri hayatın tavanındayken bir diğeri o aynı hayatın dibinde çırpınıyor sırf biraz daha yaşabilmek için biraz daha kalabilmelk için durmaya çalışıyor. Sizin bu herkes eşit demeniz kaderi de eşit edebiliyor mu acaba?