Kaybolan Kimliğim

”İnsanları tanıdıkça seveceksin yalnızlığını.” demiş ya üstad

Dili kanlı kalabalıklardan sıyrılıp

Atıyorum kendimi yalnızlığın kıyısına

Bir bardak yalnızlığın içinde demlenirken düşüncelerim

Bir kaşık sevdaya, bir kaşık mutluluğa hasretim..

Anlatamadığım bir döngü var içimde

Öylesine saklı öylesine gizli

Kaybolan bir kimlik

Kaybolan bir sevgili

Ve kaybolan varoluşun hikayesi

Bu sessizliğin ikliminde

Bir çığlık üflüyorum

Hüznün esaretine

Dışarıda kar yağıyor

Kar tanelerini incitmeden yazmaya çalışıyorum

O sıcacık soğukluğunu..

 

Her gün biraz daha boğuluyorum işte

Yorgunluktan mı, yokluğundan mı

Bilmiyorum..

Sahi bizi alacak olan gemi hangi çölde kaldı?

Hangi imkansızlığa saplandı?

Sorular.. sorular.. beni benden çaldı..

 

Dayanamadım

Çaldım zamanın kapısını

Daha önce yaşanmamış bir cesaret ve korkuyla

Oturup akrep ve yelkovanın karşısına

Seni sordum zamanın acı sofrasında

Cevap dünden geldi

Kırıldım kendime

Geçmiş nasıl silinirdi ki

Zamanın kalın defterinde?

Ya ben nasıl bakardım ki senin yüzüne?

 

Eyvah ki ne Eyvah!..

Yine düştüm dipsiz bir kuyuya

Burası karanlık burası korkutucu..

Burası çaresizliğin hükmü

Yardım et Allah aşkına..

 

Bekliyorum

Bir umut için çırpınırken gökyüzünde

Yokluğuna karşın hazırız biz yeni güne

Ama ey sevilen yeni günde

Gelip de varlığınla bizi imtihan etme..