Çığlıklar

Çığlıklar duyuyorum, evet çığlıklar.

Çığlıklar duyuyorum geceyi yırtan çığlıklar.

Çığlıklar kusan hasreti,

Çığlıklar sanki didikleniyor birinin eti.

Ey kara gece, gök mavisi.

Söyle! Bu çığlıklar da neyin nesi?

Karanlık bastı.

Aydınlık öncesi.

Söyle bu çığlıklar kimin sesi?

Yavrusunu yitirmiş bir ana gibi,

Yusuf mudur kuyudaki? Karanlık mı dibi?

Kalksın artık önümden şu sis perdesi.

Göremiyorum önümdeki uçsuz denizi.

Evet deniz önümdeki koca bir deniz.

Suyu alır o deryadan koşar gideriz.

Zor olsun biz bir ayrı severiz.

Koşun ey müminler bu deniz temiz!

Kırıkmış testiler ne farkeder.

İbrahim'e su taşıyan karınca ol yeter.

İmana susamış gönüller bekler.

Oyalanma, sen yol ol gidiver.

Bak bu çığlıklar bekler hep seni.

Gel doldur gönül kabını.

Git ve kurtar gönül kablerini.

Nice susuzlar hep seni bekler,

Nur çeşmesinden içip doymak ister,

İman hakkikatlarını senden duymak ister.

Yangın var o gönüllerde bir bir yanıyor.

Su serp. Bak senin de vaden doluyor.

Ne duruyorsun davran ve yetiş.

Bak sana kaldı bu zahmetli iş.

Koş sen de tuttur bir dikiş.

Boşuna değil bu kadar gidiş.

Tohumlar eline verildi bile.

Hemen koşup tek tek eksene yerine.

Zahmetin rahmeti var unutma ötede.

Nam-ı Celil-i Muhammedî'yi duyur sen hele.

**********Lâ-Şey***********