Olmak mı?

-Sayın profösör bana “olmak nedir?” anlatır mısınız?

-Numaran kaç  senin?

Onlarca kişiye koca bir amfide Aguste Comte’nin düşünceleri anlatan bir profesörün ne kadar yalnız olduğunu düşündünüz mü?Sözlerini dikkatle dinleyin, evet evet birazdan anlatmak istediklerinin aslında bu olmadığını söyleyecek, "hayatı ciddiye alın!” biraz diyecek “aslında siz hiç yoksunuz ve bu sıralar boş çünkü siz yoksunuz!”, "her boku bildiğinizi sanıyorsunuz" diyecek “aslında siz hiç OLMADINIZ ki” diyecek. Sonra kendi içindeki yalnızlığa gömülüp Aguste Comte anlatmaya devam edecek…

Olmak cesaret ister.

Kemal Sayar

‘Olmak’ hayatın ilk evresi olup, Erasmus’un delilik diye tabir ettiği gerçeklerin ta kendisidir. İnsan, bu deliliğin kendine nereden bulaştığını anlamaz. Yüzlerce kişinin arasındaki en sessiz anı bulup “ben buradayım” diye bağırmak kadar deli olmayı gerektirir ‘olmak’. Yaşadığını, hissettiğini, düşündüğünü bilmektir olmak. Tam bir delilik halidir. Kimsenin yürümeye cesaret edemediği sokaklarda koşabilmektir. Kendi içimizdeki en karanlık noktaya bir tabure çekip saatlerce karanlığa gözlerimizin alışmasını beklemektir. 'Olmak' tam bir delilik halidir. En az ‘ölmek’ kadar cesaret gerektirir.

-Olmak sence çok mu karanlık profesör?

-Hayatta aydınlık olan bir şey bilmiyorum.

-Anlıyorum.

-Anladığına emin misin?

-Bazen.