Sen, Yağmurlar ve Ben

Sessiz ol... Korkma;

Kapat gözlerini ve sadece duy beni.

Ölümlü dünyamın,

ölümsüz hasreti;

Hisset...

Uzaklarda... çok uzaklarda...

Adı başka, dili başka diyarlarda...

Sen, ağlamaklı bir gökyüzü ve ben;

Virane bir otobüs durağında...

İntiharlar çılgını damlalar dökülürken ardı sıra bulutlardan;

Anlık bir parıltı doğuveriyor gözlerimizde.

Gelmesin diye o otobüs, yalvarırcasına tanrıya;

Kurban ediyoruz göz yaşlarımızdan birkaç damla...

Ve arttıkça intiharlar yukarılardan,

kıskanırcasına uzatıyorum ellerimi;

saçlarını okşayan ölümsüz damlalara...

Titriyor dudaklarımız o an.

Yağmur bir yandan, kokun bir yandan...

Islanıyorum;

sırıl sıklam, ellerimden kalbime kadar her yerim.

İşte o an,

Bir yağmur damlası sönüveriyor dudaklarında ansızın....

Ve ben yine çılgın bir kıskançlıkla uzanırken dudaklarına,

Usulca kapanıveriyor gözlerimiz aynı anda.

İşte orada, o vakit

Ölüveriyor zaman;

Sönen damlaların tuzlu tadını çalarken; aşk sarhoşu ıslak dudaklarından...

Aç şimdi gözlerini ve

bak bana.

Ölümsüz hasretim korkma...

Artık kimsenin bilmediği diyarlarda ,

kimsenin ulaşamayacağı ölümsüz

bir anda yaşlanıyoruz.

Ve yanlızca yağmurlar biliyor gözlerimizi...