Geceyi Ört Üzerine

Gecenin sessizliği içime işlemişti derken bir baykuş bölüyordu geceyi. Kan ve ter oluk halinde bedenimden akmaktayken iliklerime, baykuş iri gözleriyle yokluyordu odamın içindeki telaşeyi. Başucumdaki komodine uzandım, yapış yapış olmuş ve sıvı kaybetmiş dudaklarımı ıslatmak için bir bardak su arar iken, yatak altımdan kaymıştı sanki. Baykuş, uğultular arasında penceremin kenarına konmuştu. Kocaman bir gövdesi vardı ve odamın duvarına yansıması çiziliyordu ustaca bir kalemle, gözlerimin içi kan çanağı olmuştu. Göz altı torbalarımda senelerce gördüklerimi biriktirmiştim.

Bir masumun ihanetini gördüm, çocukların düşlerini çalan hırsızları gördüm, ekmeklerinden bir diş alıp çöpe atanları ve o ekmeği çöpten alıp yavrularını doyuranları gördüm, sevdanın en koyu halini gördüm, kimsesizlere kimsesi olmadığını hatırlatanları gördüm, yanakları sevgisizlikten çatlayan bebekleri öptüm, konacak tek bir dalı kalmayan baykuşları gördüm!

Ve sonra, nefes nefese korku içinde uyandım uykudan. Cam kenarına baktım yoktu baykuş orada, dudaklarım susuzluktan çatlamamıştı ve üzerimdeki atlet hala kuruydu. Gözlerimde uykudan başka hiçbir şey yoktu. Bir ihanete dönüşmemişti dünya ve insanlar hala masumdu diye düşündüm.

Geceyi örttüm üzerine, bazen bir hayaldir gerçekten hissettiklerin. Baykuşlar yalnızca geceleri doğarlar güneş gibi, geceyi ört üzerine, bir baykuş gece görür tüm gerçekleri.

Dünya, hala yaşanacak bir yer iken yen korkularını, sadece bu günü, geceyi yaşa!

Gece, örter tüm hatalarını, yaşanmışlıklarını...

 

Beyzade